Uncategorized

Yoga Günlüğü II: İyi bayramlar!

Gün #1 (25.06.2017)

Akşam sabah ola hayrola diyerek yattım. Yatarken gündüz aldığım ilacın etkisi geçmiş, eklemlerimdeki ağrılar kendilerini hatırlatmaya başlamıştı. Sabah alarmla uyandım. İlk işim bedenimi taramak oldu. Boyun normal, omuzlar tamam, yukarıdan aşağıya bütün eklemlerime baktım. Usulca dizlerime kadar geldim. İlk gençlik çağlarında bar kapılarında izbandut gibi bodyguard’lara ‘İçeride bir arkadaşa bakıp çıkacağım.’ der gibi ürkek, göz ucuyla dizlerimi yokladım. Bodyguard ‘Yok kardeşim, içeri giremezsin.’ dese başımı öne eğip gerisin geri döneceğim. Neyse ki ters biri değilmiş bu seferki. ‘Geç!’ dedi ‘Ama kısa olsun.’ Ohh dizler de fena değil. Tamam, bugün güzel bir bayram yogası yapalım.

Samapada’da bütün sangha‘yı anarak başladım bugün yogaya. İkinci #28gunyoga’ya geçişimiz iyice derinleştirdi duygularımı. Niyetlerimizi döktük ortaya. Tanıdık tanımadık onca insanın birbirine destek oluşu içimi yumuşattı, güç verdi.

Bugün program yoğun. İstanbul’un tam anlamıyla iki ayrı ucundaki yakınlarımızı ziyaret edeceğiz. Son günlerde oturttuğum yoga saatini bugün iyicene erkene aldım ki yoga, yazı, duş, kahvaltı, bulaşık işlerini yetiştirebileyim. Ha evet, tam bayram öncesi bulaşık makinamız bozuldu.

Küçükken bayramları çok severdim. Birkaç gün öncesinden annem hazırlıklara başlardı. Evin temizlenmesi, ikramların hazırlanması…Bayram sabahlarında da huzurla uyanırdım. Evin içindeki o tatlı telaş, kıyafetlerden sözlere kadar herşeye gösterilen özen, farklı bir havayla sarardı bizi. Büyüdükten sonra yoğun çalışan biz şehirliler için bayramlar tatil fırsatına dönüştü. Uzun zamandır ilk defa bir bayramı olması gerektiği gibi kutlayacağız. Yine de içime sinmeyen birşeyler var sevgili sangha.

Bizim aileden birisiyle bir süredir aramda tam nasıl başladığı belli olmayan, şöyle şöyle oldu da biz anlaşamadık diyemeyeceğim, zaman içine yayılmış bir gerginlik vardı. Galiba bu kişi, benden hazzetmediğini gittikçe artan bir yoğunlukta hissettirmeye başladı. Ben de geçen sene içime atıp atıp biriktirdiklerimi fena bir patlamayla kustum. Bu olaydan sonra oturup karşılıklı konuşmadığımız için bir türlü çözülmeyen bu gerginliği biz görüşmeme yoluyla idare ediyorduk. Ama böyle özel zamanlarda görüşmemek bir seçim olamıyor.

Bir süredir bu konuda düşünmüyordum. Hallolmamıştı ama üstü örtülmüştü. Yine aklıma hocamın sözü geliyor: ‘Ne olabilir ki?’ Oturup konuşsak, hadi diyelim bağırsak çağırsak, şimdikinden daha mı kötü olur? Zaten sürekli arka planda içimi yiyen bir sıkıntı olarak hayatımda yer alıyor, daha fazla ne olabilir ki?

Şimdi bunları yazınca #28gunyoga niyetlerine bir yenisini eklemek geldi içimden. Yok saydığım bu konunun var olduğunu görmek, biriktirdiklerimi sakince, doğru ifadelerle ama eksiksiz bir şekilde aktarmak ve onun diyeceklerini de dinlemek için niyet ediyorum. Gerisi önemli değil. Çözülür, çözülmez, küslük devam eder mi, şimdiden bilemiyorum. Sadece bu sabah, içimdeki tüm ‘Bırak ya, herkes kendi hayatını yaşasın, görüşmezsin olur biter.’ seslerini susturup bir adım atmam gerektiğini hissettim.

Yazıya otururken bu kadar içimi dökmeyi planlamamıştım. Kendimi ileriye taşıyabilmem için güç verdiniz. Sağ olun, var olun…Hepimiz için güzel bir Bayram olsun.

Leave a comment